hepimiz hayatımızda bir kere olsun sanmak duygusuna kapılmışızdır. insanoğluyuz sonuçta, içimizdeki o umut ağacını yeşertmeyi severiz. kimi zaman sevildiğimizi, kimi zaman her şeyin iyi olacağını sanarız.
ama bazen her şey iyi olmaz. bazen iliklerimize kadar sevildiğimizi düşünürüz ama sevilmemişizdir belki de.
bazen her şey düşündüğümüz gibi gerçekleşmez.
sanmak, bardağa dolu tarafından bakmak gibidir. kendimizi kandırırız. yukarıda verdiğim örneklerden biri olan her şeyin iyi olacağını zannetmemiz de bardağın dolu tarafını kapsar.
ama dedim ya, bazen her şey iyi olmaz. o yüzden bardağın bu tarafını, yani boş tarafını da görmezden gelmemeliyiz.
sanmayı bırakıp gerçeklerin penceresinden bakmalıyız bazı olaylara.
sanmak, bi’ an için güvenli bir liman gibi gelebilir insana. gerçek rüzgârından kaçıp sığındığımız o liman, güven aşılar içimize.
ancak ne kadar kaçarsak kaçalım, bir noktada o pencereyi açmak zorunda kalırız.
açtığımızda ise köşe bucak kaçtığımız o rüzgâr, diğer bir adıyla gerçek rüzgârı, yüzümüze bir tokat misali çarpar.
çünkü gerçekler acıdır, insanın kendini en savunmasız ve çaresiz hissettiği noktasıdır.
sanmak ise gerçeklerin üzerini bir yorganla örtmek gibidir.
ancak gerçek denen şeyin üstüne ne kadar yorgan çekersen çek, yine de gün yüzüne çıkar.
belki de en doğrusu ikisini dengede tutmayı öğrenmektir. umut edebiliriz, sonuçta bu yasak bir şey değil. ama aynı zamanda gözümüzü açık tutmalıyız. zira gerçeklerden kaçmak yalnızca huzursuzluk getirir ve yüzleşmeyi erteler.
yüzleşme de kaçınılmaz bir sondur gerçeklerden kaçanlar için.
hem umutla, hem de farkındalıkla yürürsek; belki gerçeklerin penceresini açtığımızda o rüzgâr sert bir tokattan ziyade yumuşak bir yaz esintisi gibi gelir.
Sanmak, sanmak ne yorucudur ama değil mi? Bir şeyi öyle düşünmek, öyle kurmak, öyle benimsemek, 𝐨̈𝐲𝐥𝐞 𝐨𝐥𝐝𝐮𝐠̆𝐮𝐧𝐚 𝐢𝐧𝐚𝐧𝐦𝐚𝐤. Sonra birden yanilmak, yanılmak da ne can yakıcıdır. Kafanda tamamen inandığın şeyin seni gözlerinin önünde hayal kırıklığına düşürmesi. Birde suçlayamazsın, ben öyle sanmıştım dersin sadece. Çünkü sen öyle düşünmüşsündür. 𝐒𝐞𝐧 𝐨̈𝐲𝐥𝐞 𝐬𝐚𝐧𝐦ı𝐬̧𝐬ı𝐧𝐝ı𝐫.Sonuç olarak, elinde sadece hayal kırıklığı ve kendine olan kızgınlığın kalır.